CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki dava ve soruşturmalara ait olarak, “‘Nasıl olur da biz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı vazifeden alırız’, bunun arayışı içindeler. Hiç kimse unutmasın, Ekrem Başkan’ı kimseye kaptırmayız. Onun hesap vereceği tek organ, 16 milyon İstanbulludur. Seçimle gelenin seçimle gitmeyeceğini görüyorlar, liderin bir sonraki seçimlerde çok daha büyük oy alacağını da biliyorlar. ‘O vakit ne yapalım, ayağını nasıl kaydırırız’. Yargıyı sopa olarak kullanıyorlar. Lakin buradan o savcılara da yargıçlara de sesleniyorum. Hiçbirinizin adalet hissine sahip olmadığınızı biliyorum. Adalet hissine sahip olmayan, vicdan sahibi olmayan hiç kimsenin hakim koltuğunda oturmaya hakkı ve yetkisi yoktur” dedi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün İstanbul’da Esenyurt Belediyesi Proje Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da hazır bulunduğu toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Halkı için çalışan belediye liderlerimizi hazmedemiyorlar”
Halkı seven, halkı için çalışan belediye liderlerimizi hazmedemiyorlar. Belediye liderlerimizin önüne mahzurlar çıkarıyorlar. Ya niçin mahzur çıkarıyorsunuz, hangi münasebet ile mani çıkarıyorsunuz. Bırakın belediye liderleri misyonlarını yapsınlar, ahlaki temelde yapıyorlar. Belediye başkanı arkadaşlarıma seçimden önce söyledim; ‘Seçildiğiniz andan itibaren CHP rozetini çıkarın. Zira siz, artık bütün beldenin liderisiniz. Bütün beldeye hizmet edin, hiçbir ayrım yapmayın vatandaşlarınız ortasında.’ Yeniden şunu söyledim; ‘Bir ayrımcılık yapacaksanız, yani olumlu ayrımcılık yapacaksanız yoksul mahallelerden başlayın. Yoksul mahallelere bilhassa ehemmiyet verin. Oralarda kreşler açın. Anne, inanç içinde çocuğunu getirip kreşe bırakabilsin. Taziyeye gidebilsin. Pazara, alışverişe gidebilsin. Komşuya ziyarete gidebilsin. Yani o da kentin ne olduğunu görebilsin.’ Bizim bakış açımız ile iktidar sahiplerinin bakış açıları ortasında dünya kadar fark var.
“Esenyurtlulara kelam veriyoruz”
Esenyurt’ta önemli bir konut sorunu olduğunu biliyorum. Konut sorunu derken konut mağdurlarının olduğunu biliyorum. Parasını vermiş vatandaş, 30 bin daire yapılacak, 60 bin bireyden para toplamış. Herkes artık mağdur. Bu paralar toplanırken, Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun, bu paralar toplanırken bu belediye ne iş yapıyordu? Bu paralar toplanırken bu iktidar ne iş yapıyordu? Vatandaş açıkça soyulurken bu iktidar ne iş yapıyordu? Seçimlerden evvel tam üç sefer salı küme toplantısında bunu lisana getirdim, ‘Yapmayın, etmeyin’ dedim. Bir insan, başını sokabileceği bir konut istiyor. Para istemişsiniz, parasını vermiş. Lakin istismar edilmiş, hakkı elinden alınmış. Artık bu kişi ne olacak? ‘Paramı ödedim, dairem ne olacak’ diye soruyor. Bunu belediye liderleri çözemezler, bunu merkezi hükümetin çözmesi lazım. Merkezi hükümetin çözmesi için de bunların gitmesi lazım. Esenyurtlulara kelam veriyoruz; Millet İttifakı’nın iktidarında göreceksiniz, Allah nasip ederse sizlerin oyları ile geldiğimizde bu sorunun kısa müddette nasıl çözüleceğini göreceksiniz. Herkesin hakkı ve hukukunu teslim edeceğiz.
“Koltuğunu haczettiler”
Belediye liderimizin koltuğunu haczettiler. Düne kadar niçin öbür belediye liderinin koltuğunu haczetmiyordun? Bu belediye başkanı mı borçlandı? Hayır. Başkalarının bütün faturaları bizim belediye liderimize çıkarılıyor. Ona rağmen belediye başkanı arkadaşlarıma söyledim; ‘Şikayet etmeyeceksiniz. Her zorluğu aşacaksınız, sizin halka hizmetinizi hiç kimse engellemeyecek, buna müsaade vermeyeceksiniz’ dedim. Hepsi bu türlü çalışıyor. Buranın bir beton ormanına dönüştürüldüğünü de biliyorum. Bir beton ormanı. Ya kentte yaşayan birisi çocuğunu alıp en azından bir parka gitmek ister, yaşlı orada oturmak ister, emekliler orada oturup sohbet etmek isterler. Ancak bunların hepsinin gözü dönmüş. Nerede bir boş alan gördüler, gökdelenleri diktiler. Beton ormanı. Bir insan, beton ormanında değil, tabiat ile iç içe yaşamak ister. Bu da gitti. Artık belediye liderimiz, yeşil alanları büyütmek için elinden gelen çabayı gösteriyor. Gösterecek, mahzurlar çıkarılıyor. Manileri de aşacak. Hakkında toplam 137 soruşturma açmış, açmazsanız namertsiniz. Ne olacak yani, verilmeyecek hesabımız yok ya. Alın teri dökmüşsen sıkıntı yok. Harcadığın her kuruşun hesabını millete vermişsen hiçbir problemimiz yok.
Sanmayın ki yalnızca bunlar Esenyurt için oluyor, bütün belediye liderlerimiz için tıpkı şeyi yapıyorlar. Biri gidiyor, öbürü geliyor. Devamlı ‘denetleyelim, engelleyelim, haciz koyalım. Banka hesaplarına haciz koyalım, bunlar bir iş yapmasınlar. Biz de dönüp meydanlarda diyelim ki bak, siz seçtiniz, bunlar bir iş yapmıyorlar’. Lakin bizim belediye liderlerimiz zekalarını kullanıyorlar. Her kuruşu halk için harcıyorlar. Onlar ne yaparlarsa, hangi manileri çıkarırlarsa çıkarsınlar o mahzurları büyük bir muvaffakiyet ile aşmasını da biliyorlar. Hepinizin huzurunda bütün belediye başkanlarıma yürekten teşekkür ederim.
“Ekrem Başkan’ı kimseye kaptırmayız; onun hesap vereceği tek organ 16 milyon İstanbulludur”
‘150 günde 150 proje’ diye başladı. 150 günde, biraz fazla süratli gitti, 190 projeyi gerçekleştirdi. 150 günde 190 proje. İstanbul’un katmerleşen bütün meseleleri ile uğraş etmeye başladı. Bütün metro yatırımları durmuştu. Para bulamıyorlardı, zira kimse güvenip de kredi açmıyordu. Ekrem Lider, inşaatı duran bütün metro inşaatlarını tekrar başlattı. Geçen gün en büyük metro çizgisini açtık. Artık Esenyurt’a da gelecek metro sınırlarını başlatıyor ve onları da inşallah kısa mühlet içinde, bazen öngörülen gayeden evvel de hizmete açıyor. Artık ona da mahzur çıkarmaya çalışıyorlar. Onu da engellemeye çalışıyorlar. ‘Nasıl olur da biz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı vazifeden alırız’, bunun arayışı içindeler. Hiç kimse unutmasın, Ekrem Başkan’ı kimseye kaptırmayız. Onun hesap vereceği tek organ, 16 milyon İstanbulludur.
Seçimle gelenin seçimle gitmeyeceğini görüyorlar, liderin bir sonraki seçimlerde çok daha büyük oy alacağını da biliyorlar. ‘O vakit ne yapalım, ayağını nasıl kaydırırız’. Yargıyı sopa olarak kullanıyorlar. Fakat buradan o savcılara da yargıçlara de sesleniyorum. Hiçbirinizin adalet hissine sahip olmadığınızı biliyorum. Adalet hissine sahip olmayan, vicdan sahibi olmayan hiç kimsenin hakim koltuğunda oturmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Sanıyorlar ki gelecekler, istediklerini yapacaklar. Türkiye Cumhuriyeti devleti hiç kimsenin babasının malı değildir. Hiç kimse unutmasın, CHP’nin 100 yıllık bir Kuvayi Ulusala ruhu vardır, 100 yıllık. Sıradan bir parti değildir CHP.
Yargının sopa olarak kullanılmasını asla kabul etmiyoruz. Takdir millete aittir. Milletin sesine de oyuna da inanç duyacağız. Hem demokrasi hem millet diyeceksin; arttan, milletin gerisinde dolanıp milletin oyunu yok etmeye, saymamaya çalışacaksın. Bunu kabul etmiyoruz. Bunun gayretini vereceğiz, hiç kimse kaygı etmesin ve ümitsizliğe kapılmasın. Hiç kimsenin ümitsizliğe kapılma hakkı yoktur. Daima bir arada Türkiye’yi ikinci yüzyılında demokrasi ile taçlandıracağız.
“Suriyelileri davul ve zurna ile göndereceğiz”
Esenyurt’ta belediye liderimiz, yurt dışından gelen Suriyeliler, Afrikalılar da dahil olmak üzere öteki yerlerden gelen pek çok yabancı var ancak hiç kimseye düşmanlık hissettirmeden, düşmanlık yapmadan herkese hizmet etmeye çalışıyor. Bugün biz, belediye liderimizin öncülüğünde iki otobüs Suriyeli kardeşlerimizi, onların iradeleri ile Suriye’ye gönderecektik. Diyorum ya sık sık ‘Davul ve zurna ile göndereceğiz onları’ diye. Çabucak müdahale ettiler. ‘Vay nasıl olur, Kılıçdaroğlu geldi, Suriye’ye gönderecek. Biz ne diyeceğiz?’ Ne derseniz deyin, en geç iki yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi Suriye’ye davul ve zurna ile göndereceğiz. Hiçbir pürüzü tanımayacağız. Onlar bizi tanımıyorlar, ne düşündüğümüzü bilmiyorlar. Biz halkı düşünüyoruz, onlar ceplerini düşünüyorlar.
Ben daima merak ederim; ne yapacaksınız bunları? Bu kadar yolsuzluğu ne yapacaksınız? Sahiden hayret ediyorum, ne yapacaksınız? Sonunda üç öğün yemek yiyorsunuz, ne yapacaksınız? Ne yapacaklarını çok uygun biliyorum. Halkımız, onlara gerekli dersi seçim sandığında verecek. Bu bahiste en ufak tasam yok. Sabır ile bekleyeceğiz. Sandık gelecek, derslerini vereceğiz. Ondan sonra göreceksiniz; Esenyurt, İstanbul, Türkiye nasıl oluyor. Kucaklaşma, helalleşme, hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir Türkiye nasıl inşa ediliyor.”